erkan baş’ın ablukaya alınan yoldaşlarla omuz omuza durması güzeldir ve zaten kendisini tanıyanlar için şaşırılmayacak bir tutumdur. ancak TİP’in düzenlediği bir etkinlikten ayrılan 43 yoldaşın gözaltına alınması neresinden bakarsan bak özeleştiri gerektiren bir olaydır.
gülhane parkındaki kitle, polisin abluka tehdidine karşı koordine edilmeli ve toplu şekilde parktan ayrılmaları sağlanmalıydı. bunun yapılamamış olması ne yazık ki TİP’i güçsüz gösterdi. sol bir örgüt, kitlesini korumakla sorumludur. sokaktaki kitleyi koruyamayan, organize hareket ettiremeyen bir parti öncü rol üstlenemez. eylem alanına girmek kadar, çıkmak da örgütlülük gerektirir. farketmedik, bir anda oldu vs. bir bahane olamaz.
halk doğal bir refleksle “hak, hukuk, adalet” sloganları atıyor olabilir. solcular olarak bizim, ülkede hukuki bir sistem varmış gibi davranma lüksümüz olamaz. sokaktaki polis, kanunu uygulayan, kanuna riayet edilmesi için zor kullanan bir kuvvet değildir. polis, iktidarın sokaktaki örgütlü milis gücüdür. tanım bu şekilde yapıldığında polise hak-hukuk çağrısı yapmak abesle iştigaldir. polis, her zaman işkenceci ve gerektiğinde katildir. polise insan kaptırmamak bir sol örgütün doğal görevidir.
umarım gülhane’den bir ders çıkarılır. zira iktidar mevki kaybettikçe polis de vahşileşecek. elimizde buna karşı kullanılabilecek yalnız iki şey var: omuz omuza duran insanlar ve zekamız.