19 mart'ın sik kırığı

ege · 20 March 2025

19 mart saat 15:00’te vatan caddesi’nde 200-300 kişilik, çoğunlukla orta yaşlı/emekli bir kalabalık vardı. polis barikatının önünde sloganlar atılıyordu. sık sık polis müdahale etmeye hazırlanıyor mu diye kontrol ediyordum ama pek niyetleri yok gibiydi.

daha burada beklenecek, bi’ yemek mi yesek falan diye konuşurken kitle bir anda saraçhane yönüne doğru kortej oluşturmaya başladı. hatta iki grup arasında itişmeler falan yaşandı bu yüzden.

işte 19 mart’ın en büyük SİK KIRIĞI o kitleyi vatan’dan koparıp saraçhane’ye götüren kimse odur.

kitlenin potansiyeli ancak belli bir mekana yoğunlaştıkça kendini gerçekleştirebilir. hatta belli bir eşikten sonra artık mekan herhangi bir yerdeki direnişi dahi içine alabilir. o yüzden “her yer taksim, her yer direniş” gezi’yi her yerde canlandırabilir.

solcular, sokak yok diye twitter’da ağlıyorsunuz ama sokağa çağırmayı bilmiyorsunuz. kitle zaten kendiliğinden vatan’da toplanıyordu. bizden sonra düzenli bir şekilde insan gelmeye devam etti. beyazıt’ta öğrenciler polis barikatını zaten aşmışlardı ve vatan’a katılabilirlerdi.

kitle büyüse emniyet müdürlüğü’ne yürüyüp imamoğlu’nu alıyoruz diye bir irade gösterebilirdik. imamoğlu’nu alamasak bile hükümeti iki kere düşünecek kadar huzursuz edebilirdik. “profesyonel devrimcilerin” sadece biraz ittirmesi gerekiyordu.

aslında R hemen burada kalmalı ve barikatı zorlamalıyız dedi, ben de onayladım ama orada kortej düzeni almaya çalışan kitleye “hocam siz napıyorsunuz? hükümetin bizi asıl istemediği yer burası, niye gidiyoruz?” demeye götüm yemedi ne yalan söyleyeyim.

ben küçük burjuvayım, polisten kaçmışlığım çok ama dönüp taş atmışlığım da yok yani.

polisin de çatışma istemediği her hallerinden belliydi. muhtemelen hükümet, çatışma çıkarsa olayların alevlenebileceğini düşündü. vatan’dan saraçhane’ye büyük bir kitle yürüdü, polis de bizi tıpış tıpış takip etti. saraçhane’de miting yapıp dağıldık neticede.

biz de yanlış yaptık. özgür özel’e “bizi taksime götür” diye bağırmak yerine “bizi vatan’a götür” demeliydik. özgür yine götürmezdi de en azından akıllarda yer ederdi.

diyeceğim o ki hükümet, 19 mart’ta muhalefet kitlesinin gazını kontrollü bir şekilde çok güzel aldı. tabiri caizse bizi osurttular. bana da iyi gelmedi değil. evde iç sıkıntısı ile sigara içeceğime sokağa çıkıp bağırmayı tercih ederim. keyifle osurdum yani ben de.

ne olursa olsun kendi insanlarımla tekrar sokakta buluşmak cesaretimi tazeledi. gördüm ki biz dövüşmek istiyoruz. sadece nasıl başlayacağız bilmiyoruz. sorun şu ki biz, “mustafa kemal’in askerleriyiz.” belki de bu slogan yerine artık “hepimiz mustafa kemal’iz” diye bağırsak her şey çok güzel olacak.